ABD'nin Suriye'deki politik hatalarının ganimetini El Kaide topluyor

Savaş ve diplomasi aslen birbiri ile bağlantılıdır, Obama yönetiminin Suriye'deki politikasına gelince ise durum değişiyor. Müzakereli uzlaşma Suriye krizini çözmenin tek geçerli yolu olsa da, halihazırda var olan gerçekler çözüm bir yana, anlamlı bir sürecin başlamasına bile izin vermiyor. Durum böyle iken Beşar Esed'in bu politik süreci müttefiklerini kendi rejimini savunmaya zorladığı ve düşmanlarıyla alay edip onları öldürdüğü bir oyundan daha fazlası olarak görmesine hiçbir sebep yok.

Ancak, Esed'in hayatta kalmasını sağlayan kişi Esed değil, Rusya da değil, İran, Hizbullah ve hatta IŞİD de değil - El Kaide. Suriye krizini çözmeye çalışırken yaptığımız hataların ganimetini toplayan topluluk, son 5 yılını kendisini daha büyük devrimsel güçlerle birleştirmeye adamış, fanatik yönünü sınırlayan ve yavaşça ortaya çıkaran El Kaide'nin Suriye şubesi Jabhat el-Nusra olmuştur. Bu gruba yakın kaynaklardan alınan bilgiye göre el-Nusra sadece Şubat'tan bu yana İdlib'den ve Güney Halep'ten 3 binden fazla Suriyeliyi kendi birliklerine katmıştır. Bu rakam, sadece Connecticut büyüklüğündeki bir bölgeye göre sıra dışı bir başarı.

El Kaide'nin, sayıları gittikçe artan Suriyeliler için Amerika'dan daha sadık bir koruyucu olması son derece talihsiz ve acı verici derecede ironik. Bu sebeple sivilleri korumak anahtar mesele, ve Amerika'nın Suriye politikasında yaşadığı ahlaki çöküş bu bakımdan el Kaide'nin büyüme hızını direk olarak canlandırdı. Hatta IŞİD'e karşı verdiğimiz mücadele bile, seçtiğimiz çoğu anti-IŞİD yandaşlarımızın Esed rejimi ile belirsiz ve Rusya ile açık bir ilişki yaşadıkları gerçeğini istismar eden el Kaide'ye bir kapı açtı. Elbette IŞİD vebasına karşı verdiğimiz mücadele bize kalıcı kazanımlar sağladı, ancak bunlar el Kaide'nin en çok faydalanacağı, uzun dönemde ikincil dengesizlik kaynakları üreten taktiksel kazanımlar.

Bu kadarı yeter. 2017'deki yeni yönetimi beklemek mantıklı değil. Olaylar çok çabuk gelişiyor ve IŞİD acilen çözülmesi gereken tek problem değil. Bugünkü gidişatına dayanarak, Suriye'deki savaşın önümüzdeki 10 yıl veya daha fazlası boyunca devam edeceği ve hatta daha da kötüleşeceğinin neredeyse kesin olduğunu söyleyebiliriz. Bu durumdan en çok faydalanacak olanlar fanatikler, ve bu da Avrupa sınırlarında steroid almış bir Afganistan ile karşı karşıya kalacağız demek. IŞİD yakın dönemde bölgesel olarak yenilgiye uğratılabilir, fakat her daim ertesi gün savaşmak için hayatta kalacak. El Kaide ise çok daha zeki, daha köklü ve şimdiye kadar karşı karşıya geldiğimiz her şeyden daha vahşi yetenekleri olan bir terörist faktörü rolüne bürünebilir.

IŞİD'i Suriye'de yenmek, ülkenin daha büyük problemlerini çözme girişimlerinden bağımsız kalarak mümkün olsa da, El Kaide'nin kaderi, bu savaşın sonuçlarını ve getirilerine bağlı. Dahası, Suriye'deki El Kaide'yi alttan alttan yıpratarak  yenmek, IŞİD'in aksine birincil olarak askeri yollarla yapılamaz ve yapılmamalı da. Rusya, ABD hava kuvvetleri ve Jabhat el-Nusra'ya karşı daima iki yüzlü bir politika yürüttü ve bu durum hala pek fark edilemese de, Başkan Obama tarafından aktif olarak göz önünde bulunduruluyor. Faydalı olması bir yana, bu tam da yanlış şeyi yapmak. Jabhat el-Nusra'nın tüm planı kendisini güvene almak ve aynen böyle bir senaryodan faydalanmak üzerine kurulu.

Sonuç olarak, el Kaide Suriye'de kısmen iki gerçeğe dayanarak gittikçe büyüyor: sürekli çatışma, dengesizlik ve rejimin eşi benzeri olamayan büyüklükteki sivil katliamları; ve yeterince desteklenmeyen yaygın, makul, sivil politik ve silahlı muhalifler. Eğer tersine çevrilirse bu iki faktör, el Kaide'nin en büyük ve muhtemelen felç etkisi oluşturacak güvenlik açıklarını ortaya çıkarabilir.

İlk faktörü çözmek amacıyla Amerika'nın sivilleri korumak için kararlı ve gerekirse sadırgan bir tavır takınmayı birincil hedef yapması, kendisine olan güvenilirliği geri kazanma fırsatını verir. Sınır bölgeleri boyunca 'güvenli' veya 'bombasız' alanlar oluşturmak yoluyla da olsa; sivillerin, vakıfların veya sağlık tesislerinin bombalanmasına karşılık ceza niteliğinde saldırılarda bulunma yoluyla da olsa Amerika'nın öyle ya da böyle göze görünür şekilde savaş suçlarını cezalandırmaya niyetli ve yeterli olduğunu göstermesi gerekiyor. 'Daha yumuşak' seçenekler - genişletilmiş yaptırımlar, Akdeniz'de deniz yasakları veya Suriye'nin Birleşmiş Milletler Genel Kurulundaki rolüne itiraz etmek - zaman alsa da (ki fazla zamanımız yok) askeri eylemden daha öncelikli olarak düşünülebilir.

Askeri faaliyetler risk taşır, ancak Moskova'yı bu tip planlar konusunda önceden uyarmak, olası gerginlikleri en aza indirgeyecektir. Gerçekçi olmak gerekirse zaten Rusya'nın Amerika ile savaşa girmeye ne niyeti var, ne de bunun için yeterli kapasitesi var. Vladimir Putin'in blöfünü 'görmenin' zamanı geldi de geçiyor. Nihayetinde, Suriye'deki agresif askeri faaliyetlerinin ötesinde Rusya'nın en büyük yatırımı, Suriye problemini çözme konusunda 'yapıcı ortak' gibi bir dış görünüş elde etme teşebbüsüyle Amerika ile ikili ilişkilerini kötüye kullanmak oldu. Durum bu iken Rusya Amerikan jetlerini veya güdümlü nükleer füzelerini vuramayacak, özellikle hedeflerimiz kritik olmayan rejim sistemleriyse.

Sonuç olarak, sivil korumayı sınırlı ve belirli hava müdahalesi için bir mekanizma olarak kullanırsa Amerika aynı zamanda insan hayatı kurtarmaya da katkı sağlamış olur; Suriye savaşının en kanlı cephesini hafifletir ve sivillerin hayatını kuracağı daha dengeli bir çevre temin eder.  En önemlisi, Esed rejimi temel kaynağı olan uluslararası dayanağını kaybeder, destekçilerinin de Esed'in tarafını böyle saldırganca tutmak için çok daha az sebebi kalır. Bu tür koşullar sert diplomasi ile birleştirilince en azından potansiyel olarak mantıklı müzakerelere daha elverişli olur. (…)

İkinci faktöre gelecek olursak, Amerika kabul etmelidir ki mükemmel olmasalar da ılımlı muhalifler Suriye'nin geleceğindeki genel Sünni Arap rolünü güvene almak ve el Kaide'nin sözde devrim masalını söndürmek için elimizdeki en iyi ve tek güvenilir seçenek. Şu anda Suriye'de, 2012'nin sonlarından beri CIA'in 'Timber Sycamore' isimli gizli programından yardım alan bu türde en az 50 ılımlı muhalif birliği var. Bu yardım sadece her bir birliğin, Suriye'nin kompleks çatışma dinamikleri dahilinde bir rol edinmesine yetti. Bunun hiçbir zaman özgün ılımlı muhalif egemenliği oluşturmaya yetmemesi, tam da el Kaide'nin olaylara bu kadar güçlü dahil olmasına sebebiyet veren şey. Ilımlı muhaliflere 'ucu ucuna yetecek kadar' yardım sağlamaya devam etmek, dolaylı yoldan el Kaide'nin büyümesine olanak tanımaktan başka hiçbir anlam ifade etmez.

Bu durum değişmek zorunda. Bazı muhafazakar İslamcılardan daha zayıf olsalar da, savaşın başından bu yana tecrübe kazanmış 50 ılımlı muhalif birliğinin tamamının Suriyeli topluluklarla derin bağları var - tam da bizim fanatik alternatifleri reddetmesine en çok ihtiyacımız olan topluluklar. El Kaide ile mücadele için dış  güçleri kullanmak, ABD'nin 2014 yılı sonlarında  gruba karşı saldırıları muhalifler tarafından "devrim karşıtı" bir hareket olarak adlandırıldığı ve rejime karşı duran muhalif safları seyrekleştirdiği gibi bu kez de El Kaide'nin var olan söylemini güçlendirecektir Esed'in ve dış destekçilerinin el Kaide meselesini halletmelerine izin vermek muhtemelen savaşın görülmemiş biçimde kötü bir seyre girmesine sebep olacaktır. Tek çözüm yerel; ve ılımlı muhalifler bunu başarabilecek yegane seçenek.  (…)

El Kaide Suriye'de yalnızca zapt edilebilecek bir problem değil. Şu anki büyüme oranını korursa, yeni Başkan  Oval Ofis'e adımını atana kadar el Kaide 20 bin savaşçıya hükmediyor olabilir. Dahası, Suriye'nin kuzeybatısında İslam Emirliği kurulması da oldukça olası. Böyle bir durum, Avrupa'nın eşiğinden karmaşık ve merkezi, yabancı bir saldırı planlamasını başlatacaktır. Suriye'nin kendi kendini yakıp kül etmesine izin verirken sonuçlarından kaçınmak sadece fantastik değil aynı zamanda şaşılacak derecede tehlikeli bir politika.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YORUM YAZ