MÜSİAD Başkanı Olpak'ın bakkallara girip Osmanlı'da en gizli yardım usullerinden olan bir geleneği kameralarla yapması üzerine...
Öyle bir çağa doğdu ki artık algı yönetimi, halkla ilişkiler ve reklam operasyonları; tevazu, hayırlı fiilin reklamla heder edilmemesi, sağ elin verdiğini sol elin görmemesi gibi erdemlerin karşısında ezici bir galibiyet almış durumda. Dünya eksiksiz şekilde bu oyunun bir parçası. 1990'lı yıllarda karşılaşılsa, muhatabın bir daha geri kazanamamak üzere itibar kaybetmesine yol açacak fiiller artık itibar sebebi.
Basında öyle çokça yer almayan ve 28 Şubat sürecinde "Bunlar Müstakil iş adamları filan diyor ama aslında orada Müstakil, Müslüman yerine kullanılıyor. Kendi aralarında Müslüman İş Adamları Derneği bunlar" gibi uçuk cümlelerin nesnesi olan MÜSİAD, Osmanlı devrinde zenginlerin fakir mahallelere gidip bakkaliye dükkanlarına borçlarını ödemeyen garibanların borçlarını ödemek için veresiye defterlerini satın almasına "zimem" denirmiş.
MÜSİAD, bu geleneği ihya etmek istemiş olacak ki dernek başkanı Nail Olpak, almış yanına bir grup gazeteciyi ve tahminen önceden belirlenmiş bakkallara giderek "zimem" yapmaya karar vermiş. Masal bu ya pek çok gazete ve televizyona mensup muhabir de bu fena halde "gösteriş" içeren fiile doğal olarak dahil olmuş.
Elbette Nail Olpak bu kameralar önünde "hayır işleme" turu esnasında dernekle ilgili bilgileri gazetecilere boca etmekten de kaçınmamış. "Karz-ı Hasen" sandıkları kurmuşlar, önceden işleri iyiyken sonrasında sıkıntıya girip aidatlarını ödeyemeyecek duruma gelen üyelerini yasal zorunluluk gereği üyelikten atıyormuş fakat "onur üyeliği" gibi vasıfları vermekten de imtina etmiyorlarmış. Elbette onur üyesi dediğimiz bu kişiler dernekte oy hakkına sahip değiller ancak dernek yönetimi bir alicenaplık yaparak bu kişilerin dernek faaliyetlerine katılmasına müsaade ediliyormuş.
Neyse Nail Olpak önce Eyüp'te bir bakkala gider ve borcunu düzenli ödeyemeyen kişilerin borçlarının yazılı olduğu sayfayı 7 bin liraya satın alır. Peşinden Topçular'da dört bin yüz lira derken dükkan sahibinin madem siz hayır yaptınız ben de bu parayı Kur'an kursuna bağışlıyorum talebi de reddediliyor. Çünkü kameralar önünde, hatta dernek halklar ilişkileri mahiyetinde hayır yapan MÜSİAD, bu hayrı kesinlikle "şartlı" yapmıyor.
Neyse affınıza sığınarak en son gazeteciler ordusu ile Balat'ta bir bakkala giden MÜSİAD heyeti, artık öylesine coşuyor ki 80 yaşında Neriman teyze çok sevinsin, kızı tıp fakültesinde okuyan Zübeyde Abla mutlu olsun, evlatlarına nişan yapacak Ömür Abla rahat diye etsin bütün veresiye defterini satın alııyor. Hayırdan cezbeye gelen MÜSİAD heyeti bir aralık hızını alamıyor ve borcunu düzenli ödeyen cari müşterilerin borçlarını da satın alarak tam dokuz bin lira ödüyor. Olpak, binlikleri bakkal sahibinin eline sayarken bakkalımız komşularının borçları silindi diye mi yoksa bayram öncesi ne zaman geleceği belli olmayan para eline nakit olarak geldi diye mi bilinmez ama sevinçten uçuyor elbette.
Uçmalı da lakin :)