Patrick Cockburn yazdı: Şaşırtıcı olma özelliğini kaybeden darbenin başarılı olması olası değildir.
Türkiye'deki başarısız darbe girişiminin göze çarpan bir özelliği Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve hükümetinin, yönetimi ele geçirmek isteyen silahlı güçler kapsamında bu denli yoğun bir komplo olduğunu bilmiyor oluşuydu.
Genel kanı, Türkiye'de askeri darbe çağının sona erdiği ve ordunun son zamanlarda Erdoğan'la iyi ilişkileri olduğu yönündeydi.
Sadece ordu içerisindeki bir grup olabilirdi, fakat İstanbul, Ankara ve başka bölgelerde bir çok yeri vurmayı ve hatta darbe karşıtı birlikler tarafından kurtarılana kadar Genelkurmay Başkanı General Hulusi Akar'ı saatlerce alıkoymayı başarabildiler.
Cumartesi sabahı Akar'ın Ankara'daki merkezi hala darbe güçlerinin elindeydi. Darbe süresince tanklar Boğaziçi köprüsünü kapattı ve Ankara'daki meclis binası ateş altına alındığı sürece meclis üyeleri, binanın mahzenlerinde saklanıyordu. Darbe yanlısı helikopterler istihbarat merkezlerini bombalıyorlardı ve bir tanesi F-16 tarafından indirildi.
Haberlerin neler olduğunu duyurması üzerine darbenin şaşırtıcı olma özelliğini hızla kaybettiği an başarılı olma ihtimali yok oldu.
Komplocular, Marmaris'te tatilde olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı yok etme, alıkoyma veya izole etmeyi başaramadılar. Erdoğan Marmaris'te bir gazetecinin telefonunu kullanarak kanallarla iletişime geçmeyi ve halka darbeye karşı sokaklara sahip çıkma çağrısı yapmayı başardı.
Ardından İstanbul Atatürk Havalimanına uçarak hala komutanın kendisinde olduğunu açıkça gösterdi.
Komplocular Ankara yakınındaki Gölbaşı'nda yer alan ulusal uydu haberleşme merkezine zorla girmeye çalışarak medyanın kontrolünü ele geçirmek için ciddi çaba sarf etti. Bu durum, darbeci güçler püskürtülmeden önce 42 kişinin öldürüldüğü bir çatışmayı doğurdu. TRT devlet televizyonu ofislerine geçici olarak girdiler ve kendilerini Yurtta Sulh Konseyi olarak tanıtarak spikeri bir bildiri okumaya zorladılar. Bildiri hükümeti kanunun demokratik ve laik kurallarını sarsmakla suçladı ve ülkenin bir "barış konseyi" tarafından yönetilip halkın güvenliğinin sağlanacağını söyledi.
Ardından darbe yanlısı güçler çekildi, fakat Türk ordusunun tamamının desteğini almadan bir çok TV kanalını kapatmak veya kontrol altına almak onlar için çok zor olurdu.
Darbe liderlerinin politik kaynakları hala belirsiz, ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan, hükümetinin sıklıkla "paralel devlet yapılanması" şeklinde adlandırdığı Fethullah Gülen hareketini bu durumdan sorumlu tutma konusunda hızlıydı.
Geçmişte ordunun laikliğin korunduğu yer olarak görülmesine rağmen durum bu olabilir. Şimdiye kadar içlerinde 5 generalin ve 29 albayın olduğu 1.563 asker tutuklandı. Tutuklamalar jandarmanın aksine devlete sadık kalan polis tarafından yapıldı. Hava kuvveti de iki helikopteri indirerek ilk aşamadan itibaren darbeye karşı geldi. (…)
Askeri darbeler başarılı olacaksa toplumun bazı kısımlarından güçlü desteğe ihtiyaç duyar. Tüm kanıtlar komplocuların aktif bir politik desteği olmadığı yönünde.
Türkiye'nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan yanlıları ve karşıtları olarak ve Türk-Kürt olarak derin şekilde bölünmüş olduğu gerçeğine rağmen durum böyle.
Cumhuriyetin kuruluşundan beri Türk ordusunun elinde tuttuğu egemen etkiye olan düşmanlıkları göz önünde bulundurulunca Erdoğan tarafından hedef gösterilenlerin bile askeri bir komploya kalkışması birkaç yıl öncesine kadar mümkün değildi.
Hükümet yaşananları Yıldırım'ın "15 Temmuz Demokrasi Bayramı" diyerek övdüğü popüler muhalefetin zaferi olarak sunuyor.
Şüphe yok ki Erdoğan bütün güvenlik güçlerindeki idaresini sağlamlaştırmak adına orduyu tüm potansiyel Fethullahçı yapıları temizleyecek. Dün darbe komplocularının kendisini öldürmeye çalıştıklarını iddia etti ve "bunun içi ağır bir bedel ödeyecekler. Bu ayaklanma Allah'ın bize bir lütfudur çünkü orduyu temizlememiz için bize bir sebep verdi" dedi.