İçimizdeki köylüyü gösteren 5 ayna
Takım elbisenin bizler için vazgeçilmez bir kamuflaj olduğunu ispatlayan 5 özelliğimiz
Levent'te çalıştığı plazadan çıkan bir Süleyman, bir Berkcan bir Mahmut ya da bir Kamil olarak kendimizi plazada, metroda ve kaldırımda şehirli hissediyoruz ancak öyle durumlar oluyor ki kendimizi yeniden Erzincanlı Sülo ya da Urfalı Maho olduğumuz gerçeğiyle yüzleşiyoruz. Şehirde baskılanan memleket kimlikleri özgür olsaydı belki de bunlar hiç yaşanmayacaktı ama gelin biz yine de aynaya bir bakalım.
1) Plazada "Evet, çok haklısınız Selvinaz Hanım. Bence de bir meeting set etmemiz lazım" diyen Süleymanlar olarak mahallemize dönüp alt komşumuz Bahri Amca'yı görür görmez "Nediysin Bahri Emmi? Yengem eyi mi?" diyoruz çünkü plazada konuştuğumuz gibi konuşursak mahalleli Mason olduğumuzu bile düşünebilir.
2) Açık büfe kahvaltılarda içimizdeki onulmaz köylü ile yüzleşiyoruz. Çünkü sabah kahvaltısını "serpme" yapan Berkcan tabağına bol miktarda yeşillik ile gurme onaylı peynirler alırken biz tereyağına, tulum peynirine, bol baharatlı sucuk kızartmasına ya da en iyi niyetlisinden menemene abanırız.
3) Karpuz yerken ansızın köylüye dönüşürüz ki dışarıda yediğimiz karpuzları bıçakla moleküllerine ayırıp yerken evimizde koca koca dilimleri dev lokmalarla mideye indiririz.
4) Bir şekilde dünyanın en saçma ama en pahalı tatil köyüne gittiğimizde kendimizi kazıklanmış hissederken tezek kokulu köyümüzün tatil için en iyi seçenek olduğunu en derinimizde hissederiz.
5) Bir düğünden çıkıldığında herkese "Ne kadar güzel görünüyorlar ya..." diye şirinlikler yaparken içimizden "Baya altın takılmıştı ya. Anne baba sağa sola saçmış takıları" ifadeleri geçiyorsa size de merhaba. İçimizdeki köylü bulundu.
1) Plazada "Evet, çok haklısınız Selvinaz Hanım. Bence de bir meeting set etmemiz lazım" diyen Süleymanlar olarak mahallemize dönüp alt komşumuz Bahri Amca'yı görür görmez "Nediysin Bahri Emmi? Yengem eyi mi?" diyoruz çünkü plazada konuştuğumuz gibi konuşursak mahalleli Mason olduğumuzu bile düşünebilir.
2) Açık büfe kahvaltılarda içimizdeki onulmaz köylü ile yüzleşiyoruz. Çünkü sabah kahvaltısını "serpme" yapan Berkcan tabağına bol miktarda yeşillik ile gurme onaylı peynirler alırken biz tereyağına, tulum peynirine, bol baharatlı sucuk kızartmasına ya da en iyi niyetlisinden menemene abanırız.
3) Karpuz yerken ansızın köylüye dönüşürüz ki dışarıda yediğimiz karpuzları bıçakla moleküllerine ayırıp yerken evimizde koca koca dilimleri dev lokmalarla mideye indiririz.
4) Bir şekilde dünyanın en saçma ama en pahalı tatil köyüne gittiğimizde kendimizi kazıklanmış hissederken tezek kokulu köyümüzün tatil için en iyi seçenek olduğunu en derinimizde hissederiz.
5) Bir düğünden çıkıldığında herkese "Ne kadar güzel görünüyorlar ya..." diye şirinlikler yaparken içimizden "Baya altın takılmıştı ya. Anne baba sağa sola saçmış takıları" ifadeleri geçiyorsa size de merhaba. İçimizdeki köylü bulundu.