İHH: İsrail kendine güveniyorsa görüntüleri versin
Mavi Marmara gemisine Akdeniz'in uluslararası sularında düzenlenen saldırıya ilişkin aralarında dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi'nin de yer aldığı 4 sanığın yargılanmasına devam edildi.
Gazze'ye insani yardım taşıyan Mavi Marmara gemisine Akdeniz'in uluslararası sularında düzenlenen saldırıya ilişkin aralarında dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi'nin de yer aldığı 4 sanığın yargılanmasına devam edildi.
Türkiye Cumhuriyeti ile İsrail Devleti Arasında Tazminata İlişkin Usul Anlaşması'nın Resmi Gazete'de yayınlanmasının ardından yapılan İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, haklarında yakalama kararı çıkarılan sanıklar katılmazken, tarafları avukatları temsil etti.
"FİLİSTİN'İN MAĞDURİYETİNİ DUYURMAK İÇİN ÇIKTIK"
Duruşmada ifade veren müşteki-mağdur İHH Genel Başkan Yardımcısı Durmuş Aydın, vakıf olarak başta Filistinliler olmak üzere dünyadaki tüm mağdurlara ulaşmaya çalıştıklarını ifade ederek, bu kapsamda 2010'da Mavi Marmara gemisiyle Filistinlilerin mağduriyetini dünyaya duyurmak için yola çıktıklarını söyledi.
"GÖRÜNTÜ KAYITLARI GİZLENİYOR"
Gemi Antalya'dan hareket etmeden önce gümrük ve güvenlik işlemlerinin yapıldığını aktaran Aydın, olay sırasında reji odasında bulunduğu belirterek, yaşadıklarını şöyle anlattı:
''İsrail gemileri, saat 22.00 sularında bizi takibe başladı. Bu sırada gemiden canlı yayın yapmaya başladık. Evvela canlı yayınımızı kestiler. Daha sonra zodyakların gemiye yanaşmaya başladığı sırada silah sesleri gelmeye başladı. Reji odasından gemiye yerleştiren 40 kamera vardı. Bu nedenle her olayı buradan görebiliyorduk. İlk önce Cevdet Kılıçlar'ın şehit edilmesine şahit oldum. Daha sonra İsrail askerleri tarafından vurulan yaralılar taşınmaya başlandı. Daha sonra elektrik gidince kameralar kapandı. Bu ana kadar her şey kamera kayıtlarında vardı. Ancak İsrail, bu kayıtları vermedi. İsrail kendine güveniyorsa görüntü kayıtlarını versin."
AVUKATLAR, DAVANIN DÜŞÜRÜLMESİNİ İSTEDİ
Sanıkların avukatları, Türkiye ile İsrail Arasında Tazminata İlişkin Usul Anlaşması gereği davanın düşürülmesini talep etti. Müşteki avukatları da anlaşmaya ilişkin beyanda bulunmak için süre istedi.
'DAVANIN DÜŞMESİ' BAKANLIĞA SORULACAK
Talepleri karara bağlayan mahkeme heyeti, duruşmada dinlenilen 4 müştekinin davaya katılma talebinin kabulüne karar verdi. Heyet, Türkiye Cumhuriyeti ile İsrail Devleti Arasında Tazminata İlişkin Usul Anlaşması'nın 6. maddesinde yürürlüğe girme şartlarının belirtildiğini ifade ederek, anlaşmanın yürürlüğe girip girmediği, girmişse girme tarihinin araştırılmasına, duruşma arasında yapılacak araştırmalar ile sonuca ulaşılamaması durumunda antlaşmanın yürürlüğe girip girmediği hususunun ilgili yerden sorulmasına hükmetti.
Heyet, katılan avukatlarına antlaşmanın davaya etkisinin olup olmadığı husunda beyanda bulunmaları için süre vererek, duruşmayı 19 Ekim'e erteledi.
YILDIRIM: "TÜRKİYE'NİN İYİ NİYETİNE RAĞMEN..."
İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım, duruşma öncesinde Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı önünde gazetecilere açıklama yaptı. Türkiye ile İsrail arasındaki anlaşmaya işaret eden Yıldırım, Türkiye'nin tüm iyi niyetine, Meclis'in çabalarına rağmen İsrail'in verdiği sözü tutmadığını, anlaşmanın hemen ardından Gazze'ye ve Mescid-i Aksa'ya saldırdığını söyledi.
İSTENEN CEZALAR
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Marom, İstihbarat Başkanı Amos Yadlin ve Hava Kuvvetleri Komutanı Avishay Levi hakkında, "canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme suçuna azmettirmek"ten 9 kez ağırlaştırılmış müebbet, "mala zarar vermeye azmettirmek", "yağma suçuna azmettirmek", "eziyet suçuna azmettirmek", "haberleşmenin engellenmesine azmettirmek", "kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçuna azmettirmek", "yaralama suçuna azmettirmek" ve "silahla yaralama suçuna azmettirmek"ten de toplam 18 bin 32'şer yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Türkiye Cumhuriyeti ile İsrail Devleti Arasında Tazminata İlişkin Usul Anlaşması'nın Resmi Gazete'de yayınlanmasının ardından yapılan İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, haklarında yakalama kararı çıkarılan sanıklar katılmazken, tarafları avukatları temsil etti.
"FİLİSTİN'İN MAĞDURİYETİNİ DUYURMAK İÇİN ÇIKTIK"
Duruşmada ifade veren müşteki-mağdur İHH Genel Başkan Yardımcısı Durmuş Aydın, vakıf olarak başta Filistinliler olmak üzere dünyadaki tüm mağdurlara ulaşmaya çalıştıklarını ifade ederek, bu kapsamda 2010'da Mavi Marmara gemisiyle Filistinlilerin mağduriyetini dünyaya duyurmak için yola çıktıklarını söyledi.
"GÖRÜNTÜ KAYITLARI GİZLENİYOR"
Gemi Antalya'dan hareket etmeden önce gümrük ve güvenlik işlemlerinin yapıldığını aktaran Aydın, olay sırasında reji odasında bulunduğu belirterek, yaşadıklarını şöyle anlattı:
''İsrail gemileri, saat 22.00 sularında bizi takibe başladı. Bu sırada gemiden canlı yayın yapmaya başladık. Evvela canlı yayınımızı kestiler. Daha sonra zodyakların gemiye yanaşmaya başladığı sırada silah sesleri gelmeye başladı. Reji odasından gemiye yerleştiren 40 kamera vardı. Bu nedenle her olayı buradan görebiliyorduk. İlk önce Cevdet Kılıçlar'ın şehit edilmesine şahit oldum. Daha sonra İsrail askerleri tarafından vurulan yaralılar taşınmaya başlandı. Daha sonra elektrik gidince kameralar kapandı. Bu ana kadar her şey kamera kayıtlarında vardı. Ancak İsrail, bu kayıtları vermedi. İsrail kendine güveniyorsa görüntü kayıtlarını versin."
AVUKATLAR, DAVANIN DÜŞÜRÜLMESİNİ İSTEDİ
Sanıkların avukatları, Türkiye ile İsrail Arasında Tazminata İlişkin Usul Anlaşması gereği davanın düşürülmesini talep etti. Müşteki avukatları da anlaşmaya ilişkin beyanda bulunmak için süre istedi.
'DAVANIN DÜŞMESİ' BAKANLIĞA SORULACAK
Talepleri karara bağlayan mahkeme heyeti, duruşmada dinlenilen 4 müştekinin davaya katılma talebinin kabulüne karar verdi. Heyet, Türkiye Cumhuriyeti ile İsrail Devleti Arasında Tazminata İlişkin Usul Anlaşması'nın 6. maddesinde yürürlüğe girme şartlarının belirtildiğini ifade ederek, anlaşmanın yürürlüğe girip girmediği, girmişse girme tarihinin araştırılmasına, duruşma arasında yapılacak araştırmalar ile sonuca ulaşılamaması durumunda antlaşmanın yürürlüğe girip girmediği hususunun ilgili yerden sorulmasına hükmetti.
Heyet, katılan avukatlarına antlaşmanın davaya etkisinin olup olmadığı husunda beyanda bulunmaları için süre vererek, duruşmayı 19 Ekim'e erteledi.
YILDIRIM: "TÜRKİYE'NİN İYİ NİYETİNE RAĞMEN..."
İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım, duruşma öncesinde Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı önünde gazetecilere açıklama yaptı. Türkiye ile İsrail arasındaki anlaşmaya işaret eden Yıldırım, Türkiye'nin tüm iyi niyetine, Meclis'in çabalarına rağmen İsrail'in verdiği sözü tutmadığını, anlaşmanın hemen ardından Gazze'ye ve Mescid-i Aksa'ya saldırdığını söyledi.
İSTENEN CEZALAR
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Marom, İstihbarat Başkanı Amos Yadlin ve Hava Kuvvetleri Komutanı Avishay Levi hakkında, "canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme suçuna azmettirmek"ten 9 kez ağırlaştırılmış müebbet, "mala zarar vermeye azmettirmek", "yağma suçuna azmettirmek", "eziyet suçuna azmettirmek", "haberleşmenin engellenmesine azmettirmek", "kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçuna azmettirmek", "yaralama suçuna azmettirmek" ve "silahla yaralama suçuna azmettirmek"ten de toplam 18 bin 32'şer yıla kadar hapis cezası isteniyor.