'İnternet siteleri okunmuyor'
Sabah Yazarı Engin Ardıç, 'internet sitelerini' , 'okunmamalarını' ve 'reklam çılgınlığını' bugünkü köşesine taşıdı.
EYLEM | HABER MERKEZİ
Sitelerin, başlangıçta yurt dışındaki okurlara da seslenmek amacıyla düşünüldüğünü bunu "herkes kuruyor biz de kuralım" telaşınmın izlediğini sonrasında bir modaya dönüştüğünü aktaran Ardıç, gazetelerin Internet sitelerinin "yurt içindeki okur" tarafıından da takip edileceğinin öngörülmediğini belirtti.
Yurt içindeki okurun gazete almak yerine internet sitesini takip etmeyi "anında" tercih ettiğini yazan Ardıç, "bari siteye reklam alalım" şeklinde bir çözüm üretildiğini, fakat kısa sürede bunun da suyu çıktığını belirtti.
Bunun üzerine "tıklanma sayılarını artırmanın" gündeme geldiğini aktaran Ardıç, Böylece, Türk sanal basınında bu sefer de "o bilmemkim dedi ki..." modası başladı diye yazdı.
Ardıç şunları yazdı:
"O kişi kaynanasını...", "O takım kazandı"... "O politikacı yerinden doğruldu veee..." Kimin ne halt ettiğini öğrenebilmek için hadi bir tık daha. Bazıları bunu da aşırı uçlara taşıdılar, siteler ancak on tıkla, yirmi tıkla ulaşabileceğiniz çarçur "malumatla" doldu. Buna paralel olarak, okurun en alt tabakasının ilgisini çekebilmek amacıyla "bilmemne otunun öyle bir faydası var ki..." tuzakları kuruldu. Buna, "ineği yılan yuttu", "kaplan zebrayı ısırdı" haberlerini de ekleyiniz. Reklam da yağdı tabii yağmur gibi. Fakat bu sefer de fazla geldi. Ekranda boş yer kalmadı, sayfanın üstü, altı, sağı, solu reklam doldu. Bu da yetmedi: Ekran açılınca çok kısa bir süre "sabit" kalıyor, sonra yukarıdan hani o telefon şirketinin kırmızı tabelası gibi küt diye bir reklam panosu iniyor, manşeti aşağı itiyordu. Arkasından bir daha, bir daha. Ölçü kaçmıştır ve de günümüzde "site okumak" son derece müşkül hale gelmiştir. Tutamıyorsun, zırt iniyor aşağıya, zırt öbür sayfaya kalıyor, reklamlarla cebelleşe cebelleşe eni konu bir "mücadele" veriyorsun habere ulaşmak için. Bitmiyor: Reklam, habere ya da yazıya nihayet ulaşıp okurken de araya giriyor, ekran kararıyor, ya bilmemkaç saniye beklemek zorundasın, ya da kapatmak için (X) işaretiyle belirlenmiş ve çoğu zaman da pek iyi saklanmış köşeyi arayıp bulmak...
Sitelerin, başlangıçta yurt dışındaki okurlara da seslenmek amacıyla düşünüldüğünü bunu "herkes kuruyor biz de kuralım" telaşınmın izlediğini sonrasında bir modaya dönüştüğünü aktaran Ardıç, gazetelerin Internet sitelerinin "yurt içindeki okur" tarafıından da takip edileceğinin öngörülmediğini belirtti.
Yurt içindeki okurun gazete almak yerine internet sitesini takip etmeyi "anında" tercih ettiğini yazan Ardıç, "bari siteye reklam alalım" şeklinde bir çözüm üretildiğini, fakat kısa sürede bunun da suyu çıktığını belirtti.
Bunun üzerine "tıklanma sayılarını artırmanın" gündeme geldiğini aktaran Ardıç, Böylece, Türk sanal basınında bu sefer de "o bilmemkim dedi ki..." modası başladı diye yazdı.
Ardıç şunları yazdı:
"O kişi kaynanasını...", "O takım kazandı"... "O politikacı yerinden doğruldu veee..." Kimin ne halt ettiğini öğrenebilmek için hadi bir tık daha. Bazıları bunu da aşırı uçlara taşıdılar, siteler ancak on tıkla, yirmi tıkla ulaşabileceğiniz çarçur "malumatla" doldu. Buna paralel olarak, okurun en alt tabakasının ilgisini çekebilmek amacıyla "bilmemne otunun öyle bir faydası var ki..." tuzakları kuruldu. Buna, "ineği yılan yuttu", "kaplan zebrayı ısırdı" haberlerini de ekleyiniz. Reklam da yağdı tabii yağmur gibi. Fakat bu sefer de fazla geldi. Ekranda boş yer kalmadı, sayfanın üstü, altı, sağı, solu reklam doldu. Bu da yetmedi: Ekran açılınca çok kısa bir süre "sabit" kalıyor, sonra yukarıdan hani o telefon şirketinin kırmızı tabelası gibi küt diye bir reklam panosu iniyor, manşeti aşağı itiyordu. Arkasından bir daha, bir daha. Ölçü kaçmıştır ve de günümüzde "site okumak" son derece müşkül hale gelmiştir. Tutamıyorsun, zırt iniyor aşağıya, zırt öbür sayfaya kalıyor, reklamlarla cebelleşe cebelleşe eni konu bir "mücadele" veriyorsun habere ulaşmak için. Bitmiyor: Reklam, habere ya da yazıya nihayet ulaşıp okurken de araya giriyor, ekran kararıyor, ya bilmemkaç saniye beklemek zorundasın, ya da kapatmak için (X) işaretiyle belirlenmiş ve çoğu zaman da pek iyi saklanmış köşeyi arayıp bulmak...