IŞİD'le mücadelede muhalefet desteği şart
Bu yılın başlarında IŞİD'e karşı savaşta önemli aşamalar kaydetmeye başlayıp, şimdi de terörist grubunun 'devlet' projesini sona erdirme konusunda önemli bir ivme kazandığımızı söylemek mümkün.
Irak'ta daha fazla zafer kazanılmasına karşın, Suriye de, IŞİD'in 2014'ün ortalarından beri ele geçirdiği topraktan daha fazla toprağı kaybettiğine şahit oldu. Bu sebeple kutlayacak çok şeyimiz var gibi görünüyor olabilir.
Ancak, IŞİD belasıyla savaşmak bölge kazanmaktan çok daha fazlası anlamına geliyor. IŞİD'in Irak'taki yenilgiden sonra hemen kendini toparlaması ve Suriye'de yayılması çok daha mühim bir tehdide işaret ediyor: toplumların ve devletlerin çöküşü.
Bu durumun en açıkça görüleceği yer, acımasız bir diktatörün kendi ülkesini parçaladığı ve kaynayan mezhepçi bir kazanın oluşturulmasına katkıda bulunduğu Suriye'dir. Şu anda IŞİD'in kontrolü altında olan toplumları güvene almanın daha iyi bir yolu taktiksel kazanımları uzun ömürlü stratejik zaferlere dönüştürmektir.
IŞİD Sünni İslam'ın temsilcisi olduğu yalanını söylüyor ve çoğunluğu Sünni olan Suriye'de kendi yasasını empoze ediyordu. Fakat şimdiye kadar anti-IŞİD koalisyonu Kürtlerin baskın olduğu Kuzeydoğu tarafında IŞİD'i püskürtmek için yine Kürtlerin hakim olduğu YPG güçlerini kullanıyordu. Bu şüphe götürmez bir başarıydı.
Bugün, çatışma Arapların çoğunlukta olduğu alanlara doğru kayıyor ki bu da stratejide bir değişiklik gerektiriyor. Sonuç olarak, çatışmaların devam ettiği IŞİD'in Menbic'de Türkiye'ye olan son sınır kasabası Sünni Araplar tarafından yönetiliyor.
Ancak, karar verme yetkisi hala YPG komutanlarında. Dahası, Menbic'in IŞİD 2014'te kontrolü ele geçirdiğinde sürgüne gönderilen muhalif belediye konseyi stabilizasyon planlamasında göz ardı edildi ve yerine yeni ABD destekli bir yapılanma getirildi. Böyle hatalar, zaten zor kazanılan Menbic'i uzun dönemde raydan çıkarma potansiyeline sahip.
Daha geniş açıdan bakacak olursak, IŞİD'e karşı uygulanan stratejide, var olan temel muhalif grupların bölgedeki Sünni Arapları koruma konusunda en azından biraz yetki sahibi olması gerektiğinin farkına varılmalı.
Bu gruplar silahlarını ilk olarak 2013'ün sonlarında IŞİD'e çevirdiler ve 10 haftada IŞİD'i dört buçuk ilden çıkardılar — ABD yönetimindeki koalisyonla karşılaştırılınca bu sıradışı bir başarı.
Mükemmel olmasalar da, bu muhalif grupların bu bölgelerle ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri'nden çok daha derin bağları var.
Temel muhalif grupları ve Suriye Demokratik Güçleri'nin, baskılanan ve haklarından mahrum bırakılan toplulukları IŞİD'in elinden kurtarılmak için, ortak veya iki taraf tarafından da kabul edilebilir ertesi gün senaryoları geliştirebilmelileri gerekiyor.
Bunu yapmayı başaramamak, IŞİD'e ikinci bir şans vermek demektir.
YORUM YAZ