En sonda söyleyeceğimizi en başta söyleyelim: Bizim hiçbirisiyle problemimiz yok ve bu konuda bizden daha rahatı net gevşektir.
EYLEM | HABER MERKEZİ
Fakat anlayamadığımız bir şey var. Numan Kurtulmuş, Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı sıfatı ile konuşurken tam olarak kimin fikrini söylüyor nasıl bileceğiz?
Daha önce de kendisine sormuştuk: "Suriye politikası hep yanlıştı" derken neyi kast ediyorsunuz? Ne yapmalıydık? Muhalifleri mi desteklemeseydik? Mültecileri mi Esed'in insafına terk etseydik?
Bu soru hala ortada dururken Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Hükümet Sözcümüz ve Başbakan Yardımcımız Numan Kurtulmuş'un "El Bab operasyonunun başarılı olmasıyla Fırat Kalkanı Harekâtı hedefine ulaşmış olur. Rakka başka bir meseledir. Rakka meselesi Türkiye sınırlarını tehdit eden bir şey değil" açıklamasıyla ilgili olarak "El Bab'dan sonra durmak; böyle bir şey yok. Orada bir iletişim sıkıntısı olabilir. El Bab bir defa bizim nihai hedefimiz değildir. Şu ana kadar biliyorsunuz 3 bini aşkın DEAŞ'lıyı etkisiz hale getirdik. DEAŞ'ın asıl merkezi El Bab değil Rakka. Nihai hedef de 5 bin km karelik bir alanı temizlemektir" dedi.
Bizim anladığımız biz IŞİD, DAEŞ, DEAŞ, PYD, YPG, PKK, YPS falan demeden bütün örgütlere dalıp hepsini dümdüz edip Suriye'yi de Suriyelilere verdikten sonra geri döneceğiz.
Bu 50 yıl sürerse 50 yıl kalacağız Osmanlı devrindeki gibi 500 yıl sürerse de 500 yıl kalacağız. Peki durum böyleyse ve memleketin en yetkili ağzı "Biz alayını dağıtacağız" diyorsa neden ikinci en yetkili kurumunun resmi sözcüsü "Rakka falan yok canım daha neler?" diyor.
Açıkçası biz iletişim sıkıntısından emin değiliz. Numan Kurtulmuş sözcü olmanın da verdiği rahatlıkla araya kendi görüşlerini karıştırıyorsa durum kötü bizden söylemesi.