Sıradaki kim? Binali bey mi?

Hükümet sözcüsü Prof. Dr. Numan Kurtulmuş bir anda çıktı ve ‘Suriye politikasının baştan sona yanlış olduğunu’ söyledi. Bayram değil seyran değil iken eniştemizin kulağımıza üflediği bu ifşaat neyin tezahürüydü?

EYLEM | ANALİZ

Her devrin politik modası vardır. Mesela 90'larda durmadan iktidarlar değişir ve akla ziyan koalisyonlar kurulurdu. Her koalisyon işe başlayacağı zaman ya sarahaten ya da lisan-ı hal ile "Enkaz devraldık" derdi ki şöyle birkaç sene kimse kendilerinden ciddi bir başarı falan beklemesin. Misal Mesut Yılmaz başbakan oldu, "Çiller döneminde ekonomi kötü yönetilmiş" derdi. Neden? Çünkü önceki dönemde koalisyon ortağı olan Çiller bu kez muhaliftir. Kimse de sormaz kendisine: "Mesut Bey, siz bir önceki dönemde de koalisyon ortağıydınız?"...

Yani suçlu hep koalisyonun dışında kalandır.

2002 yılının sonundan beri Türkiye'de koalisyonlar yok ama anladığımız kadarıyla AK Parti aslında bir koalisyondan ibaret. İsim anılmadan kötü giden her meselenin sorumluluğu eskilere atılıyordu. "Paralel Yapı ile mücadele edemedik çünkü Arınç vardı...", "Suriye'de yanlış yaptık çünkü Davutoğlu vardı...". Peki siz nerelerdeydiniz? Yahu oturup konuşmuyor muydunuz aranızda? "Ahmet Bey, bakın yanlış yapıyoruz. Bu işler başımızı ağrıtır" demiyor muydunuz?

Diyorduysanız neden düzelmedi bu işler o günlerde?

Demiyorduysanız ansızın neden bu ifşaata ihtiyaç duydunuz? Numan Kurtulmuş'un bu politikayı yanlış bulduğunu neden şimdiye kadar öğrenemedik?

Bildiğimiz kadarıyla Numan Kurtulmuş hep hükümetteydi. Ahmet Davutoğlu Dışişleri Bakanı idi. Numan Bey birkaç sandalye yanda oturuyordu. Ahmet Davutoğlu Başbakan oldu. Numan Bey yine birkaç sandalye yandaydı. Yani Çiller'in her gidişinde Mesut Yılmaz tarafından suçlanması gibi, Ahmet Davutoğlu denklemin dışında kaldı diye "Suriye politikası hep yanlıştı". "Ben hep böyle düşünüyordum" diyerek isim vermeden meseleyi onun sırtına yükleyerek ne elde edilecek?

Kamuoyuna sızan ses kayıtlarından biliyoruz ki Davutoğlu yıllar önce Suriye'ye askeri müdahaleden yanaydı. Bugün askerlerimiz Suriye'de. Mesele Davutoğlu da değil aslında. Bu politikanın neresi yanlıştı? "Zalim Esed'e karşıyız ama..." diyerek tam olarak ne amaçlanıyor? Katledilen insanları mı ülkemize kabul etmemeliydik? Onurlu yaşamak için ayağa kalkan Suriyeli Osmanlı vatandaşlarını mı görmezden gelmeliydik? Bunlar da açıklanmaya muhtaç değil mi? Yanlış yaptık ama neyi yaptık?

Neden kimse bu konu üzerine konuşmuyor?

Tüm bunlar bir politika değişikliğinin sinyaliyse, örneğin Esed ile masaya oturulacaksa her değişiklikte bir ismi harcamaya gerek yok. Politikadır değişir. Siyasettir yapılır.

Yıllarca size güvenen, oy veren insanlara “Bunlar da hep sonradan anlıyor. Yarısı hain yarısı beceriksiz, basiretsiz çıktı” dedirtmenize gerek yok.

Türkiye'de tarihin en önemli işlerini yapmış bir iktidar olarak yanlışlarınızdan politika değişikliği ile dönmek varken “Her gün birimiz, bir gün hepimiz” mantığıyla kendi kendinizi bitirmenize ne gerek var?


0 Yorum

Yorum Yap