ABD'ye bazen gönüllü bazen de stratejik bağlı kralcıkların hüküm sürdüğü Suudi ailesinin Arabistan'ında bir zamanlar gerçek bir kral vardı. Gerçek bir kraldı, 15 Temmuz'da sokağa dökülen insanlar ne hissediyorsa onu hisseden adam gibi adamdı. Bütün güzel adamlar gibi ihanete uğradı ve arkasında vuruldu. Biz bu kralcıkları gördükçe Kral Faysal'ı daha çok özlüyoruz
Hayatını özet olarak anlatacağız, merak edenler bir dolu kaynaktan bir sürü detay görebilir.
1906 yılında, Şerif Hüseyin'in Osmanlı'nın meşru hilafetine isyan ettiği dönemde doğan Faysal'ın annesi henüz bebekken vefat eder. Faysal'ı anne tarafınan dedesi yetiştirdiği için olsa gerek dindar ve eğitimli bir şekilde yetişir. Babası tarafındaki dedeleri karışsa belki böyle olmazdı. 20 yaşında Hicaz valisi olur. Ancak valiliği fırsata çevirir. El Hacc Malik el Şahbaz (Malcolm X), merhum Erbakan Hocamız, azıcık modernist kafası çok karışık Muhammed Esed ve daha bir dolu isimle tanışır. Ayrıca Malcolm X gibi isimlere stratejik yardımlarda bulunur. Filistin'in Yahudiler ve Araplar arasında taksim edildiği 1947 yılındaki BM toplantısında Arap delegasyonun başındadır ve o gün yaşadığı acıyı hiç unutmaz. 1964 yılında ağabeyi alimler ve aile tarafından görevinden azledilir yerine Faysal'ın geçmesine karar verilir. Veliaht Faysal artık Kral Faysal'dır. Kral olur olmaz, 1997'de Erbakan Hoca ne yapmaya çalıştıysa aynısını aypmaya çalışır. İslam ülkeleri ile sınırları kaldırmaya dönük diplomasi başlatır, İslam Konferansı Örgütü'nü kurar. Kudüs'ün kurtarılması için cihadın farz olduğunu açıklar. Batılılara ise bildiği ne kadar gider varsa yapar.
Dış politikada ne kadar keskinse iç politikada o kadar halim selim bir tavra sahiptir. Halka iyi davrandığı gibi bütün ülkeyi de duble yollarla donatır. Memleketin parasını memleketin insanına harcar.
Bir gün Kral Faysal insanların karşısına çıkar ve şunları söyler:
“Kardeşlerim! Neden bekliyoruz? Dünyanın vicdana gelmesini mi bekliyoruz? Nerededir ki dünyanın vicdanı? Mukaddes Kudüs'ü Şerif sizi çağırıyor. Kendisini kurtarmanızı bekliyor. Neden korkuyoruz? Ölümden mi korkuyoruz?
Allah yolunda cihad ederek ölmekten şerefli ve daha faziletli ölüm var mı? Ey kardeşlerim, bizim istediğimiz İslam Milliyeti ve İslami uyanıştır. Milliyetçilik, ırkçılık veya bloklaşma değildir arzumuz. Çağrımız İslami çağrıdır. Allah yolunda cihad etmeyedir çağrımız.
Dinimiz, inancımız, mukaddesatımız ve harimi İslâm içindir çağrımız. Ne zaman ki hatırlasam Haremi Şerifimiz (Kudüs) ve mukaddesatımız işgal ve tecavüz altındadır ve aşağılanmaktadır ve orada günahla Allah'a isyan ve ahlaki çöküntüler sergilenmektedir; işte o zaman Allah'a halisane yalvarıyorum, eğer bana cihad etmek ve mukaddes topraklarımızı kurtarmak nasip olmayacaksa, beni bu dünyada bir an bile yaşatma.”
6 Ekim 1973 tarihinde Suriye ve Mısır kuvvetleri Yom Kippur günlerinde İsrail'e saldırır ve Batılı ülkelerin tamamı alışıldığı üzere işgal rejiminin yanında yer alır. Bu tavra bu kez Kral Faysal'ın başını çektiği çılgın Araplar tepki verecektir. Bir gece ansızın karar açıklanır: İsrail yanındaysanız size petrol metrol yok Kardeşim.
Tarihin en büyük petrol krizi böyle baş gösterir. Kral Faysal ise şunu söyler: Biz ve dedelerimiz hurma ve deve sütüyle yaşardık, yine öyle yaşarız. ABD'liler panikler, Dışişleri Bakanı meşhur Kissinger'ı hemen Riyad'a gönderirler. Aralarında yaşanan olayı sonrasında Kissinger şöyle anlatır: Kral Faysal oldukça sinirli görünüyordu, aramızda bir diyalog başlayabilmesi ümidiyle esprili bir dille ona; 'Uçağımın yakıtı bitti, uçağın deposunu doldurmak için emir verirseniz, uluslararası fiyatından ücretini vermeye hazırız.' Kral gülümsemedi, kafasını yukarıya kaldırarak sert bir şekilde bana şunları söyledi: 'Ben yaşlı bir adamım, ölmeden önceki tek dileğim Mescid-i Aksâ'da iki rekat namaz kılmaktır! Sen bu konuda bana yardımcı olabilir misin?"
Çok değil iki sonra Kral Faysal'ın öz yeğeni Faysal bin Musaid, kutlama bahanesi ile yanına yanaştığı Reis'in başına iki el ateş eder. Kral Faysal inşaallah şehit olur.
ABD'den henüz dönmüş bulunan bu yeğenin akli dengesinin bozuk olduğu iddia edilir ve son nefesinde Kral Faysal tarafından bağışlanmasına rağmen yine de idam edilir.
Biz Kral Faysal'ı çok özledik.
Bu coğrafya ne zamandır adam gibi adamlara hasret.
Nerede şimdinin köle kralcıkları nerede Kral Faysal gibi yiğitler...