Al Aswat gazetesi yazarı Abdulrahman al-Rashed ABD'de Başkanlık mücadelesi ve Trump korkusunu değerlendirdi. İşte Rashed'in makalesi
Çeviri: Tuba Nur Uğur
ABD başkanlık seçimleri olağanın dışında ve bunun sebebi sadece adaylardan birinin politikayla alakası olmayan ihtilaflı bir figür olması veya diğerinin ülkenin ilk kadın başkanı olma ihtimalinin olması değil. Sebep, Başkan Barack Obama döneminde ABD liderliğinin var olmayışı ışığında dünyanın fazlaca değişmiş olması.
Orta Doğu savaş ve kaos içerisinde boğuluyor. Terörizm yayıldı ve benzersiz bir global tehdit haline geldi. Avrupa sosyal ve politik sistemi tehdit eden milliyetçilik düşüncesi ve göç artışı sebebiyle ciddi krizlere maruz kalıyor. Eski Batı cephesi Amerika'nın güçlü desteği olmadan Rus baskısına karşı dayanamayabilir. Güney Çin Denizindeki çatışmalar eşi benzeri görülmemiş seviyelere ulaştı. Obama'nın rüyası kabusa dönüştü.
Obama Beyaz Saray ile beraber tüm bu meseleleri de yeni başkana devredecek. Asıl soru ise, gelecek kişinin Obama'nın soyutlanmış yaklaşımını devam ettirip ettirmeyeceği. Obama yönetiminin zor yıllarında gerçekleşen olaylar gösterdi ki bu yaklaşım ABD'yi tehlikelere maruz kalmaktan kurtarmadı. Bugün IŞİD, dün El Kaide'nin olduğundan daha tehlikeli ve IŞİD ABD'nin bölgeden çekilmesi sonucu büyüdü.
Kuvvetler Ayrılığı
Yeni bir başkan seçmek bu sorunları çözmeyebilir. Çözüm, diğer ülkeler ile işbirliği yapmaktan geçiyor. Özellikle Donald Trump'ın fanatik görüşleri nazarında, üç aydan kısa süre içinde gerçekleşecek olan seçimlerin sonucu küresel bir endişe uyandırıyor. Ancak, ABD bireysel figürler tarafından yönetilmeyen bir kurumlar ülkesi. Başkan yalnızca kurumsal çerçeveler içerisinde çalışmalarını sürdürebilir.
ABD'nin 40 ülkede 600'den fazla askeri üssü var. Ordu cephanesi tüm dünyayı bir çok kez yerle bir edebilecek büyüklüğe sahip, fakat Amerika kanunlar ve yönetmelikleri başkanın özgürlüğünü sınırlıyor.
Başkan silahlı kuvvetlerin en üstün komutanı, fakat herhangi bir savaşa müdahil olmadan önce kanun kurumlarından onay almak zorunda. Aynı zamanda başkan, toplumun büyük kesiminin desteğini almak mecburiyetinde. Bu sebeple, Trump gibi kişiler uluslararası ilişkiler ile ilgilenecekleri konusunda ne söylerse söylesinler, risk teşkil etmiyorlar.